Birleşmiş Milletler (BM), iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalarda çok önemli bir rol oynamaktadır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana BM, sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve değişen iklim koşullarına uyum sağlamayı amaçlayan uluslararası anlaşmaların ve stratejilerin geliştirilmesine aktif olarak katkıda bulunmuştur. Yine BM himayesinde imzalanan 2015 Paris Anlaşması, tehlikeli iklim değişikliğini önlemek için küresel bir eylem planı oluşturarak tarihi bir başarıya imza atmıştır.
Daha ayrıntılı bilgi için, BM iklim raporlarına başvurun, iklim modelleri, önemli bilimsel veriler ve iklim eylemi için öneriler içermektedir.
Küresel bir toplum olarak BM'nin iklim değişikliği ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konusundaki çabalarını takdirle karşılıyoruz. BM, uluslararası girişimlerin ilerletilmesinde ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. BM'nin hedeflerini destekliyor ve daha istikrarlı ve refah içinde bir gelecek yaratmak için işbirliği yapmayı arzuluyoruz.
İklim krizini anlamaya ve ele almaya yönelik sürekli arayış için, jeodinamik ve iklimsel süreçler arasındaki karşılıklı ilişkiye dair yeni bir iklim modeli sunuyoruz. Bu model, şu anda Dünya'da meydana gelen süreçlerin daha derinlemesine anlaşılmasını kolaylaştıran temel veriler sağlamakta ve iklim krizinin üstesinden gelmek için ilerici önlemler almanın kritik gerekliliğinin altını çizmektedir.
Bu modelin geliştirilmesi yıllar süren araştırmaların sonucudur. Kuşkusuz, karbondioksit ve metan gibi sera gazları iklim değişikliğinin başlıca antropojenik nedenleridir. Bununla birlikte, okyanusta çözünmüş mikro ve nanoplastikler gibi iklim krizini daha da kötüleştiren ek antropojenik faktörler de vardır. Ayrıca, kötüleşen iklim durumunu etkileyen jeodinamik faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Kötüleşen iklim durumunu etkileyen jeodinamik faktörleri de göz önünde bulundurmak önemlidir.
Modelde, bugün tanık olduğumuz akut iklim krizine birlikte yol açan iklimsel, jeodinamik ve antropojenik faktörler arasındaki karşılıklı ilişkiye özel önem verilmektedir.